Erkeklerde kıl dönmesi, tıp dilinde "pilonidal sinüs" olarak adlandırılan, deri altına yerleşmiş kıl yumağının enfeksiyon kapması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Kıl dönmesi genellikle kuyruk sokumu bölgesinde görülür ve özellikle erkeklerde daha sık rastlanır. Kadınlarda nadiren görülen bu durum, enfeksiyon gelişmediği sürece belirti vermeyebilir. Ancak enfeksiyon meydana geldiğinde, bu bölgede şişlik, kızarıklık ve şiddetli ağrılar oluşur. Enfeksiyon ilerlediğinde, irin dolu bir apse meydana gelir ve patladığında kötü kokulu bir akıntı oluşur.

Kıl dönmesi, vücut veya saç kıllarının küçük ter bezi deliklerinden deri altına girerek birikmesi sonucu oluşur. Bu durum genellikle kıllı vücutlarda ve özellikle erkeklerde daha sık görülür. 15-30 yaş aralığındaki bireylerde daha yaygın olan kıl dönmesi, 40 yaş sonrasında derinin kalınlaşması nedeniyle daha az görülür. En sık kuyruk sokumu bölgesinde rastlansa da, nadiren göbek ve koltuk altı bölgelerinde de görülebilir. Uzun süreli oturma, bisiklete binme veya yürüme gibi aktiviteler de kıl dönmesi riskini artırır.

Kıl dönmesinin belirtileri enfeksiyonun varlığına bağlıdır. En yaygın belirtiler şunlardır:

Kıl dönmesi tedavisinde cerrahi müdahale en yaygın yöntemdir. Lokal anestezi altında yapılan bu işlemde, kıl dönmesinin oluşturduğu irinli bölge kesilerek çıkarılır. Ameliyat genellikle 30 dakika sürer ve anestezi etkisi geçtikten sonra hasta taburcu edilir. Ender durumlarda, hasta bir gece hastanede yatabilir. Ameliyat sonrası iyileşme süreci 2 hafta ile 2 ay arasında değişebilir. Bu süreçte ağrı ve akıntı normaldir. Kıl dönmesi tekrarlayan bir hastalık olduğundan, uzun süre oturmaktan kaçınmak ve ilgili bölgeyi temiz tutmak önemlidir.

Kıl dönmesi ameliyatı sonrasında dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar vardır:

Kıl dönmesinden korunmak için aşağıdaki önlemler alınabilir:

Kıl dönmesi, özellikle erkeklerde sık rastlanan bir rahatsızlıktır ve enfeksiyon kapmadığı sürece belirti vermeyebilir. Ancak enfeksiyon geliştiğinde ciddi ağrılara ve komplikasyonlara yol açabilir. Cerrahi müdahale ile tedavi edilebilen bu durum, tekrarlama riski taşıdığından, hijyen kurallarına dikkat edilmesi ve uzun süreli oturmaktan kaçınılması önemlidir.